© Yeraltı Haber 2021

2022 Afet Tatbikatlarıyla Geçecek

AFAD Deprem Dairesi Başkanı Nurlu, geçen yıl alınan afet eğitiminin bu yıl tatbikatlarla uygulamaya konulacağını belirterek "Birey olarak, her şeyi kamudan beklememekte fayda var. Sanki her an deprem olacakmış gibi hazır olmak zorundayız" dedi.

Deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili hazırladığı eylem planları ve bilinçlendirme faaliyetleriyle can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için paydaş kurumlarla çalışmalarını aralıksız sürdüren AFAD, tarih boyunca büyük acılara neden olan bu yıkıcı güce, Deprem Haftası'nda da dikkati çekiyor.

Deprem Dairesi Başkanı Murat Nurlu, Türkiye'deki en büyük depremin 1939'da Erzincan'da meydana geldiğini, ancak 1999 yılındaki Marmara Depremi'ni "milat" kabul ettiklerini belirterek, "O depreme göre çok daha hazırız." diye konuştu.

Çalışmalarının sürdüğünü, sonraki yıllarda Türkiye'nin depreme daha hazır hale geleceğini anlatan Nurlu, 2012'de AFAD Başkanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Deprem Strateji Eylem Planı'nda (UDSEP) yüzde 65'lik bir başarı elde ettiklerini söyledi.

Nurlu, "2 senemiz kaldı. Ben eminim ki yüzde 95'lere ulaşacağız. 13 kurum bu planda görevli vaziyette. 13 kurumumuzun ilgili paydaşlarla birlikte çalışmaları çok güzel devam ediyor." ifadelerini kullandı.

UDSEP kapsamında Türkiye Deprem Tehlike Haritası, Bina Deprem Yönetmeliği, il sağlık planları, gönüllülük sistemi, Türkiye'nin Sismotektonik Haritası, Diri Fay Haritası gibi çalışmalar yapıldığını belirten Nurlu, bu planın deprem stratejisi, deprem zararlarının azaltılması konusundaki önemine işaret etti.

Türkiye Risklerinin Farkında

AFAD Başkanlığının başta deprem olmak üzere diğer afetlerle ilgili de planlarını yaptığını vurgulayan Nurlu, Türkiye'nin risklerin farkında olduğunun altını çizdi.

"Tehlikeyi biliyoruz. Tehlike meydana geldikten sonraki müdahale aşaması. Kurumlarımız bir arada hepsi bizimle çalışıyor, kurumlar ne yapacağını biliyor, iller hazır vaziyette." diyen Nurlu, Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında illerde örgütlenmelerinin hazır olduğunu aktardı.

Nurlu, "Sonuçta deprem veya diğer afetler olacak. Bunlar doğal kaynaklı afetler, önüne geçemezsiniz. Önemli olan zararı azaltabilmek, minimuma indirebilmek, tüm sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerle bir arada çalışarak, ortak hareket ederek bu zararı minimuma çekmek, hızlı hareket etmek, doğru bilgiye ulaşmak, vatandaşı afetzede gibi değil normal bir vatandaş gibi yaşamına devam ettirmek. 81 ilde risk azaltma planı hazırlandı, bu seneden itibaren uygulamaya alındı." değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa'nın İkinci Büyük Deprem Gözlem Şebekesine Sahibiz

Deprem İzleme ve Değerlendirme Merkezi girişinde yer alan ve daha önce kullanılan veri ölçüm cihazları hakkında da bilgi veren Nurlu, dijital çağa geçilmesiyle yeni teknolojileri kullandıklarını söyledi.

Nurlu, Türkiye'nin Avrupa'nın ikinci büyük deprem gözlem şebekesine sahip olduğunu vurgulayarak, "1990'lı yıllarda 30-40 olan istasyon sayımız şu an 1143. Avrupa'nın en büyük deprem gözlem şebekesi İtalya'da, ondan sonra biz geliyoruz. Dünyada da 5. ya da 6. sıradayız." dedi.

Yapı Sağlığı İzleme Sistemi

Yapı Sağlığı İzleme Sistemi'nin nasıl çalıştığını gösteren bina maketini de tanıtan Nurlu, söz konusu sistemin deprem zararlarının azaltılması açısından önemli olduğuna işaret etti.

Binaya yerleştirilen ivme ölçerler aracılığıyla sarsıntı sırasında farklı katlarındaki değerlerin anlık olarak görülebildiğini söyleyen Nurlu, "Bu binayı deprem anında gözlüyorsam, buradan elde edilecek verilerle bu binanın ertesi gün kullanılıp kullanılmayacağı hakkında bilgi verebilirim." diye konuştu.

Nurlu, 2019'da çıkartılan yönetmelikle bu yıldan itibaren ruhsat alacak 30 kat ve 105 metreden yüksek binalarda bu sistemin kurulmasının mecburi olduğunu hatırlatarak, sistemin sonraki yıllarda hastane, okul gibi kritik binaların ayakta kalıp kalmadığını, hangi binanın kullanılıp kullanılmayacağını görmek açısından önemli olduğunu belirtti.

Sistemin halihazırda ruhsat alan 8 bina ile AFAD'ın binasında kullanıldığını belirten Nurlu, mevcut binalara da konulması için çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

Tsunami Olması Muhtemel 43 Nokta Tespit Edildi

Nurlu, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de deprem sonrası oluşabilecek tsunami riskine karşı yaptıkları çalışmalara da değinerek, Deprem Tehlike Haritası'nda diri fay hatlarının belliyken denizlerdeki deprem üretecek faylara ilişkin bilgilerin yeterli olmadığını belirtti.

Özellikle son yıllarda Ege Bölgesi, Girit, Sisam ve Rodos adaları ile Antalya ve Kıbrıs'ın batı kesimlerindeki diri faylarla ilgili araştırmaların netleştirilmesi gerektiğinin altını çizen Nurlu, "Bunun için MTA Genel Müdürlüğü başta olmak üzere çeşitli kurum ve üniversitelerle denizlerdeki diri fayları ortaya koymak için çalışmalara başladık." şeklinde konuştu.

Türkiye kıyılarında tsunami olması muhtemel 43 noktanın Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ile ODTÜ'lü akademisyenler tarafından hazırlanan çalışmalarla tespit edildiğini bildiren Nurlu, söz konusu noktaların afet risk azaltma planlarına da işlendiğini kaydetti.

"Burada tsunami olursa içeri ne kadar, kaç metre ilerler, deniz suyu ne kadar yüksekliğe ulaşır? Bununla ilgili bilgiler 43 nokta için hesaplanmış durumda." ifadelerini kullanan Nurlu, tüm kıyılar için de sanki tsunami olacakmış gibi uyarı sistemlerinin dahil bulunacağı şekilde bir çalışma başlattıklarını aktardı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER