Yaklaşık 45 ülkeden 15 bini aşkın kişinin katıldığı ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nda konuşmacı olarak yer alan Uluslararası Jeotermal Enerji Birliği Başkanı ve MB Holding Onursal Başkanı Muharrem Balat, jeotermal enerjinin önemi hakkında bir konuşma yaptı. Balat konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
''Jeotermal enerji, yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde en ideal olanıdır. Jeotermal petrolden de, doğalgazdan da, kömürden de kıymetli bir kaynaktır. Çünkü jeotermalin yenilenebilir vasfı vardır. Örneğin, bir kuyudan petrol çekersiniz bir müddet sonra o kuyudaki potansiyel biterse kuyu kapanır. Kömür kısmında da ise kazarsınız kömür havzası bitebilir. Ama jeotermal enerjide kaynağı dikkatli kullanırsak yenilenebilir vasfı hiçbir zaman kaybolmaz. Bu kadar önemli bir kaynağımızı korumak için de jeotermal bölgelerin çok büyük bir titizlikle tespit edilmesi lazım. Jeotermal bölgelerden alınan suyun, reenjekte edilerek geri dönüşümü sağlanması gerekir. Eğer bu şartlar sağlanmazsa jeotermal alanlar belli bir zaman sonra kaybolacak ve Türkiye’nin çok kıymetli enerji kaynağı yok olacaktır. Bunun için ben diyorum ki jeotermal enerji Türkiye’nin göğsüne astığı bir pırlanta gibidir. Çok dikkatli kullanılması ve çok titiz davranılması lazımdır.”
Türkiye’nin Jeotermal Enerji Potansiyeli Yüksek
Birlik Başkanı Balat, 2001 yılında Aydın Bölgesinde MTA tarafından bulunmuş, atıl durumda bekleyen jeotermal enerji kaynağına yatırım yaparak Türkiye’nin önünü açtıklarını belirterek, 21 yıl önceki yatırımın Türkiye ekonomisine ve Aydın’ın gelişmesi önemli katkıları olduğunu hatırlattı.
MB Holding olarak enerji sektörüne 2000 yılında girdiklerini ifade eden Muharrem Balat, “ Bir ihaleye girmek için Aydın tarafına seyahat etmiştim. Orada bir arkadaşım burada sıcak suyun çıktığını ve üzerine vana kapatıldığını anlattı. Bunu biraz inceleyince gördük ki burada 170 C su çıkıyor. Daha sonraki araştırmalarımızdan buralarda elektrik enerjisi üretebileceğimizi tespit ettik. Fakat özel sektörün o dönem elektrik enerjisi üretmesine devletçe izin verilmiyordu. Yalnızca organize sanayi bölgelerinde sadece kendi tesislerinde kullanırsan üretme iznin vardı. 2006 yılında jeotermal yasası çıkarılınca da özel sektör ilgisini jeotermal enerjiye aktardı” diye konuştu.
Üretimin yanında kaynak tespiti de yapılıyor
Türkiye’nin ilk özel sektör jeotermal tesisi Dora1’i kurduklarını hatırlatan Balat, “Türkiye’de özel sektörün ilk defa açtığı Dora1 santrali 8,5 MWe gücündeyken şu an Türkiye’de 1000 MWe yakın potansiyel ortaya çıktı. Türkiye’de hali hazırda 341 MWe enerji üretiliyor ve 347 MWe‘lık enerji üretimi çalışmaları da mevcut ve hazır. Bunlar ülkemiz için çok sevindirici gelişmeler. Unutmadan şunu da eklemeliyim ki jeotermal alanların önemli bir vasfı daha var. Türkiye, jeotermal enerji potansiyelini kullanırsa döviz çıktısını büyük ölçüde önleyecek devamlı bir kaynak elde etmiş olacaktır” şeklinde konuştu.
Jeotermal enerjiden elektrik enerjisi üretimin yanında enerji kaynaklarının tespiti noktasında da çalışma yürüttüklerini anlatan Balat, ''MB Holding olarak jeotermal enerjiden elektrik enerjisi üretim faaliyeti yanında, ülkemizin jeotermal kaynaklarını ortaya çıkarmaktayız. Ekonomik ve çevresel anlamda enerji verimliliğini artıran ileri teknolojileri santrallerimizde kullanmakta olup, ülkemizin baz enerji arz güvenliğini sağlamak üzere yatırımları ile büyümeye devam etmekteyiz. Faaliyette bulunduğumuz bölgelerde ekonomik ve toplumsal gelişimin yanı sıra çevre bilincinin arttırılması yönünde de yoğun çaba harcamaktayız'' ifadelerini kullandı.
''Tüm dünyada sadece 90 ülkede var''
Başkan Balat, tüm dünyada yapılan araştırmalarda sadece 90 ülkede jeotermal enerji tespit edildiğini ve bunların ise 24'ünde enerji üretimin yapıldığını belirttiği konuşmasında, “Tüm dünyada 90 ülkede tespit edilmiş jeotermal kaynak olmasına karşı bu ülkelerden sadece 24’ü jeotermal elektrik üretimi yapıyor. Bu da tahmini küresel jeotermal enerji potansiyelinin yüzde 6’sı kadarına denk geliyor. Jeotermal enerjiyi geliştirmek için her türlü destek ve ortaklığa yeşil ışık yaktığımızı duyurmak isteriz” dedi.
''Öncelik jeotermal enerji''
Jeotermaldeki yatırımlarından sonra sık sık kendisine başka enerji kaynaklarına da yatırım yapıp yapmayacağını sorduklarını hatırlatan Balat, ''Jeotermal açılmamış gonca bir gül. Amacımız ilk önce böylesine kıymetli bir kaynağı geliştirmek ve değerlendirmek. Jeotermal enerjiyi dikkatli kullanırsak yenilenebilirlik vasfını asla kaybetmez, solup gitmez. Size ve ülkenize sadık kalır. O yüzden diğer kaynaklara el atmak yerine jeotermali geliştirmede yardımcı olmayı istiyorum'' diye konuştu.
''Jeotermal enerji kapasitesi 10 yılda 100 kat arttı''
Konferansı yöneten Jeotermal Enerji Derneği (JED) Başkanı Ali Kındap, ise yaptığı konuşmasında jeotermal elektrik kapasitesinin 10 yılda 100 kat arttığının altını çizdi. Dernek Başkanı Ali Kındap konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye'nin jeotermal enerjiden elektrik üretim potansiyelinin 3 bin 500 megavat seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. Jeotermal enerjinin dünyada kurulu elektrik kapasitesi 15 bin 950 megavata ulaştı, 2025'te bu kapasitenin 20 bin megavata ulaşması öngörülüyor. Türkiye'de özel sektör yatırımları ve devlet politikaları sayesinde jeotermal enerjiden elektrik üretim kapasitesi son 10 yılda 100 kattan fazla arttı. Türkiye bu alanda dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden biri oldu. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmada jeotermal enerji iyi bir alternatif. Türkiye'nin neredeyse her bölgesi jeotermal enerji açısından yüksek potansiyele sahip bulunuyor."
Yorum Yazın