Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği (YENADER), üst yönetimi “Türkiye’nin Net Sıfır Karbon Hedefi” ve “Kuraklık ve İklim Değişikliği” ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye 2053’ü Net Sıfır Karbon Hedefi Olarak Açıkladı
YENADER Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin, Sabah Gazetesi’ndeki köşe yazısında; “Küresel pandemi, küresel ekonomi politik açısından 21. Yüzyıl’ın 3 mega trendi olan ‘hipersonik dijitalleşme’, ‘mobilite’ ve ‘sürdürülebilirlik’ kavramlarıyla ilgili süreçleri de hızlandırdı. Bu nedenle, artık her gün ‘enerji dönüşümünü, ‘dijital dönüşümü, ‘yeşil dönüşümü ve ‘bilgi dönüşümünü konuşuyoruz ve tüm bu süreçlerin en tepe noktasında ‘küresel iklim değişikliği’ ve ‘iklim krizi’, iklim güvenliği’ başlıkları yer almakta. Öyle ki, küresel iklim değişikliği artık uluslararası ekonomi-politikte ‘Yeşil Kuğu’ olarak adlandırılıyor. Çünkü ‘iklim krizi’ ve ‘iklim güvenliği’ tüm dünyayı kökten etkileyecek gelişmelerin habercisi olarak, hızla hayatımızın her bir anını değiştirecek. Türkiye de, küresel iklim değişikliği, iklim krizi ve iklim güvenliğine yönelik bu hızlı gelişmeleri dikkatle takip eden bir ülke olarak, ‘Paris Antlaşması’nın bir parçası oldu ve 2053’ü ‘net sıfır karbon’ hedefi olarak açıkladı” ifadelerinde bulundu.
2021 Yılında Kuraklık ve İklim Değişiminin Elektrik Üretime Etkileri
YENADER Genel Sekreteri Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın Türkiye Elektrik Piyasaları Değerlendirmeler ve Beklentiler Raporu’nu değerlendirdi; “Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası raporunda Türkiye özelinde konuya biraz daha detaylı bakıldığında 2021 yılında barajlara gelen su miktarında 2019’a göre %56, 2020’ye göre %39’luk bir düşüşün olduğu göze çarpıyor. Bu nedenle artan elektrik talebine karşın yenilenebilir de en büyük kurulu güce sahip olan hidroelektrik santrallerinin yılın ilk 10 ayında elektrik üretiminde payı %30’dan %19’a dek gerilediği önemli bir konu olarak göze çarpıyor. Bu raporu destekler nitelikte 28 Kasım 2021’de ilk defa hidroelektrikten üretilen elektrik rüzgardan üretilen elektrikten geriye düşüyor. Dünya genelinde kuraklığa bağlı su kıtlığı, yeraltı su seviyelerinin düşerek hem tatlı su kaynaklarına ulaşmayı zorlaştırırken, hem enerji üretimini etkilerken, öte yandan yarı iletkenlerin temizlenmesinde kullanılan su bulunmasında sıkıntı olmasından dolayı çip üretimlerinin yavaşlamasına, olumsuz hava koşullarıyla birleşerek kahve çekirdeği üretiminin azaltarak, dünya genelinde kahve fiyatlarının artmasına da neden olmakta.”
Kaynak: yenader.org
Yorum Yazın